29 Eylül 2015 Salı

Bir "Bezsiz Hayata Merhaba" Hikayesi


Anne – çocuk bloglarında yada çocuk gelişimi uzmanlarının sayfalarında tuvalet alışkanlığı kazandırmayla ilgili yazılara rastlarsınız mutlaka. Benimki bir anne-çocuk bloğu sayılmaz ama bu konuyla ilgili tecrübelerimi paylaşmak istemediğim anlamına da gelmezJ Son zamanlarda bu konuda okuduğum en keyifli yazı İnci Hanımın Mavi Bebeğim isimli bloğunda paylaştığı yazıydı. Son derece detaylı anlatmış, bütün süreci adım adım fotoğraflarla birlikte sunmuş. Yeni başlayacak olanların mutlaka bir göz atmasını tavsiye ederim. Bana gelince sadece iki kızımda yaşadığım tecrübeyi aktarmakla yetineceğim.

Fatma Zehra bezden sıkıldığında ve tuvalet eğitimine hazır olduğunun sinyallerini vermeye başladığında henüz 20 aylıktı. Okumuş – yazmış, kültürlü geçinen bir anne olduğum halde bu konuyu hiç araştırmadan, kimseye danışmadan büyük bir hevesle bezi çıkardım. Tek yaptığım şey bir lazımlık ve bol miktarda külot almaktı. Bezi çıkardığımda yazlıktaydık, kayınvalidemle birlikte kalıyorduk. Ben bir yandan o bir yandan sürekli Zehra’yı tembihledik, tuvaletin gelince söyle annecim, sakın halıları koltukları kirletme diye. Zavallı çocuk o kadar kaygılandı ki, tuvaleti geldiğini hiç söylemedi ama ne zaman ihtiyaç hissetse halı yada koltuk kirlenmesin diye balkon, merdiven, bahçe gibi kuytu köşelerde tuvaletini yapmaya başladı. Bu durum 25 gün kadar sürdü. Bu sürenin sonlarına doğru artık lazımlığa oturmayı kesinlikle reddediyor hatta çişini tüm gün tutuyordu. İkimiz de çok yıprandık ve bezi yeniden takmaya karar verdim.

İkinci kez denediğimde 33 aylıktı. Evimizde küçük bir bebek  vardı. Sırf kardeşini kıskandığı için bezi bırakmak istemiyordu. Üstelik ben de ilk denemede yaşadığım olumsuz tecrübe nedeniyle bu süreçten çok korkuyordum. Fakat daha fazla geç kalmak istemiyordum. Bu kez okuyup araştırmış olarak ve bütün sabrımı, merhametimi devreye sokarak yeniden başladım. 10 gün boyunca her yere işedi. Bir sürü alıştırma külodu almıştım, sürekli yıkayıp asardım, bazen elimdekiler kurumadan hepsi biterdi. Normal külotlara geçerdik. Hiç kızmadım, sinirlenmedim, olumsuz tepki vermedim. Söylediğinde yada çişini tuvalete yaptığında ona küçük ödüller verdim. Zaten ne kadar mutlu olduğumu görünce kendisi de seviniyordu. 10 günün sonunda söylemeye başladı ve bir kez öğrenince bir daha altına kaçırmadı. Bir diğer güzel olan şeyse geceleri hep kuruydu, hiç altını ıslatmadı.


İkinci kızım da hemen hemen ablasıyla aynı zamanlarda bezden sıkılmaya başladı. 2 yaşını doldurduktan sonra net biçimde konuşmaya, kendini ifade etmeye başladı. Altını kirlettiğinde rahatsız olup bana söylüyordu. Hatta bazen yaparken söylüyordu, yani tuvalet alışkanlığı kazanmak için hazırdı. Fakat ben psikolojik olarak kendimi hazır hissetmiyordum bir türlü, sürekli erteliyordum. Sonunda 30 aylıkken bezini çıkardım. Bu kez inanılmaz derecede kolay oldu. Her tuvaleti geldiğinde anne çişim geldi deyip benden önce tuvalete koştu. İlk günler nerdeyse hiç altını ıslatmadı. Sadece geceleri bir yada iki kez yapıyordu çişini, hangi saatlerde yaptığını öğrendikten sonra onu kaldırmaya başladım. Gece tuvalet sorununu bu şekilde çözdük. İlk birkaç günden sonra gündüz de bazen oyuna yada çizgi filme dalıp altına kaçırdığı zamanlar oldu. Aa unutmuşsun bu sefer deyip gülerek kıyafetini değiştirdim. Bu hal sürekli devam etmediği için tahammül etmek te daha kolay oluyordu. Nihayet 3 haftanın sonunda biz bu işi çözdük diyebilirim sanırım. Zaten çok uzun zamandır hazırmış kuzucuk, annesini beklemiş. Uzmanlar kaç aylıkken başlamak gerektiğini söylüyorlar ama bence her çocuk için bu süre değişir. Ve her çocuk mutlaka annesine hazır olduğunun sinyallerini verir. Anne de hazırsa bu iş kolayca çözülebilir. Çok gözünüzde büyütmeyin derim. Bir de İnci Hanım yazısında bu süreci mümkün olduğunca keyifli hale getirin demişti, ben onun bu tavsiyesini dinledim. Kendimi ve çocukları yıpratmadan gülüp eğlenerek tamamladık eğitimi. Darısı bütün ufaklıkların ve annelerinin başınaJ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder