11 Nisan 2015 Cumartesi

Bir Erguvan Sevdalısı


        Her yıl baharı pespembe çiçekleriyle karşılayan erguvan ağaçlarını bilir misiniz. Yılda sadece bir kez çiçek açar ve bu dönem sadece birkaç hafta sürer. Eğer şanslıysanız ve yakınınızda bir erguvan ağacı varsa baharı size herkesten önce o müjdeler ve kısa süreliğine de olsa o güzelim çiçekleri izlemeye doyamazsınız. 

          Ben bir erguvan ağacına vurulduğumda henüz çocuktum. Okula giderken görürdüm onu. Bahar gelip çiçek açtığında yanından geçerken fark etmemek imkansızdı. Otobüsle geçerken sadece bir iki dakikalığına görebilirdim ama o bile yeterdi. Çiçekleri öyle çok ve öyle pembeydi ki, her bahar açmasını heyecanla bekler oldum  ve yıllar boyu ağaçla aramızda bir bağ oluştu sanki. Asıl tuhaf olansa ne ağacı olduğunu bilmiyordum o zamanlar:) 

      Sonraları İstanbul'da Boğaziçinde pek çok erguvan ağacı olduğunu, baharda meraklısıyla erguvan turları yapıldığını, Bursa'nın da erguvan ağaçlarının meşhur olduğunu hatta erguvan bayramı kutlandığını falan öğrendim. Erguvanlara olan ilgim ve hayranlığım derinleşti. Boğaziçindeki erguvanlarla ilk kaynaşmamız 2010 yılının Nisan ayına kısmet oldu. İzmir'de erguvanlar çok erken çiçek açar ve çabuk yeşillenir fakat İstanbul'da Nisan sonu Mayıs başı gibi açıyorlar. Hem balayında hem de bir sonraki yıl tatilimizi İstanbul'da geçirdiğimiz halde ne lalelere nede erguvanlara yetişemedik. Fatma Zehra'ya hamile olduğum yıl tatili her zamankinden biraz öne aldık, Nisan sonunda İstanbul'daydık. Hem hala solmamış laleler vardı bahçelerde hemde erguvanlar olanca haşmetiyle bizi bekliyordu. O ne cümbüştü Allahım, koruları gezmeye doyamadım. Her erguvan gördüğümüz yere gittik, bol bol fotoğraf çektik, resmen aşık oldum onlara ve tabi eşimde benim bu halime sabretti sağolsun:)

        2012 yılının Nisan ayında asker olan kardeşimi ziyaret için Kıbrıs'a gittik. Hem kardeşimi göreceğim hem de daha önce gitmediğim bir yeri keşfedeceğim için heyecanlıydım fakat daha havaalanından çıkar çıkmaz bizi ilk karşılayan şeyin pespembe açmış erguvan ağaçları olacağını hiç sanmazdım, kimse de bunu bana söylememişti gitmeden. Öyle şaşırdım ve öyle sevindim ki, adım başı karşılaştığımız erguvan ağaçları sayesinde Kıbrıs ziyareti bir bayrama dönüştü benim için. Hem Lefkoşe'de hem de Girne'de çok fazla erguvan ağacı vardı ve sıcak iklim sayesinde erken çiçek açmışlardı. Üstelik sadece onlar da değil, mis kokulu çiçekler açmış portakal ağaçları sayesinde bütün Girne sokakları çiçek kokuyordu. Kokusunu en sevdiğim ağacın portakal ağaçları olduğunu öğrendim böylece:)

            Ve son olarak artık benim şehrimde pek çok minik erguvan ağacı var. İzmir Büyükşehir Belediyesinin bir icraatını hayırla anacağımı hiç sanmazdım ama sağolsunlar yeni yeşillendirilen her yere erguvan ağacı dikmişler. Bu yıl öyle çok erguvan ağacı gördüm ki, İstanbul'a gitmek için bir bahanem eksildi, burada erguvanlara doydum. Şimdi hepsi minikler, büyüdüklerinde sahilden dönüp Kale'ye bakıldığında pespembe bir erguvan korusu karşılayacak meraklı gözleri. Hatta belki burda da bahar gelince erguvan turları yapılacak gelecek yıllarda kimbilir. Ne hoş hayal :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder