Bugün evimde çok
kıymetli misafirlerim vardı. Biri çocukluk arkadaşım, bankada çalıştığım
yıllardan beri en yakın dostum Mukadder, diğeri de hem Mukadder hem de
çalıştığım kurum vesilesiyle tanışıp
dost olduğumuz kıymetli büyüğüm Gülizar Abla. İkisi de benim için çok
değerlidir, görüşlerine fikirlerine çok önem veririm ve her bir araya
gelişimizde mutlaka gündelik sorunlara dair farklı bakış açısı geliştirmeme
yardımcı olan pozitif insanlardır.
Bugün bizimle
birlikte annem de vardı ve kendi hayatıyla ilgili üzüldüğü bazı hadiselerden
bahsedip halinden şikayet eder tarzda konuştu. Malesef bu benim de sık sık
yaptığım ve vazgeçmeye çalıştığım bir huydur. Bunun üzerine Gülizar abla dedi
ki, hepimizin hayatında karşılaştığı bazı sorunlar ve sıkıntılar var. Hepimizin
bir imtihan vesilesi var ve dil ile Allah'tan ne gelirse razıyız diyorsakta
aslında kalben razı olamıyoruz, bu yüzden şikayet ediyoruz. Çok güzel bir
noktaya vurgu yaptı bence, çünkü gerçekten bazen bir sıkıntıyla karşılaştığımızda
dil ile sabır desek bile hal ile sabır göstermekte zorlanıyoruz. Tam olarak
içimize sindirememiş olmaktan kaynaklanıyor bence bu durum. Aynı şey şükür için
de geçerli, öyle çok şükür nedenimiz var ki, bunların çoğunun farkında bile
değiliz. Hatta kaybetmedikçe onların birer şükür vesilesi olduğunu bile fark
etmeyiz çoğu zaman.
Önce sabır
konusunu konuşmak isterim. Sabır nedir, neye neden sabır etmek gerekir? Bazen
hiç beklemediğimiz bir anda hayatımızı alt üst eden büyük bir olay yaşarız; ciddi
bir hastalık gibi, iflas edip malı mülkü kaybetmek gibi, en değerli varlığımız
göz nuru bir evladın kaybı gibi. Bu bahsettiğim olaylar kimin başına gelirse
gelsin ciddi sarsıntıya yol açar, sabırla mukabele edebilmek, tevekkül
göstermek her yiğidin harcı değildir. Ne mutlu imtihanı böyle büyük olduğu
halde gerçekten sabır gösterebilenlere. Bir de gündelik hayatta yaşadığımız
küçük küçük olaylar ve bunlara gösterilen yada çoğunlukla gösterilemeyen sabır
konusu var. En yakınlarımızla; eşimizle çocuklarımızla bazen anne babamızla
yaşadığımız sorunlar, iş hayatında karşılaştığımız sorunlar, maddi sorunlar,
sahip olmak isteyip te olamadıklarımız, yaptığımız ama kabul olunmayan dualar.
Bunlar ilk anda aklıma gelen ve hayat boyu bizi meşgul eden sorunlardan bazıları.
Bu sorunlar hayatımızın büyük kısmını oluşturuyor ve çoğu zaman bizi mutsuz
eden hatta depresyona kadar götüren nedenlerin başında geliyor. Biz bu
sorunlarla niye baş edemiyoruz, niye
tahammül edemiyoruz, niye mutsuz oluyoruz. Çünkü bunların Allah'ın
takdiri olduğunu, bizim için yazılmış ilahi bir yazı olduğunu, ne yaşıyorsak
bunların hepsinin birer imtihan vesilesi olduğunu unutuyoruz. Bunu sık sık
kendimize hatırlatmamız gerek, bunların hepsi benim için takdir edilmiş olan
bir kader, bunlar benim imtihanımın parçası, bunlar gelip geçici sıkıntılar,
ömür gibi bir gün bunlar da bitecek geriye sınavı verip veremediğimiz sorusunun
cevabı kalacak. Böyle düşünebilirsek, sorunlarımıza sıkıntılarımıza böyle
yaklaşabilirsek hem tahammül etmek kolaylaşacak, hem de herşeyin Allah'ın
takdiri olduğu fikrini lafta bırakmayıp içselleştirmiş olacağız.
Sabır meselesi
madalyonun bir yüzüyse diğer yüzü de şükür. Eğer sabretmemiz gereken bir
derdimiz yoksa şükretmemiz gereken çok şey var demektir. Öyle insanlar da varki,
dertleri sıkıntıları olsa bile kendilerine şükür nedenleri bulabiliyor ve her
vesileyle Allah'a teşekkür etmeye devam ediyorlar. Sabrın da şükrün de en güzel
örneklerini peygamberler tarihinde bulmak mümkün. Nasıl Hz.Eyyub (as) ve
Hz.Yakub (as) sabrıyla meşhur peygamberlerse Hz.İbrahim (as) ve Resullullah
Efendimiz (sav) de çok şükreden peygamberlerin başında geliyor. Günümüzden bir
örnek vermek gerekirse yakın zamanda instagramda görüp tanıdığım, kendisi de
çok takip edilen bir blog sahibi olan benokız da şükür kelimesinin yaşayan
timsali gibi. Bundan önceki hayatında da sahip olduğu herşey için devamlı
surette şükreden biri miydi bilemiyorum, eskiden onu tanımıyordum. Fakat yakın
zamanda ciddi bir kanser türüne yakalandığını, tedavisinin oldukça ağır
şartlarda devam ettiğini ve tüm bunlara rağmen her gün küçük vesilelerle şükür
etmeye devam edip bunu sürekli dile getirdiğini biliyorum. Çok yakınımda benzer
bir süreci biz de yaşıyoruz ve yakinen biliyorum ki, kanserli birinin moralini
yüksek tutabilmesi, tedavi sürecinde karşılaştığı sıkıntılara tahammül etmesi
ve herşeye rağmen şükretmeye devam edebilmesi çok kolay bir şey değil. Bu kız
bu anlamda kendisi gibi hasta olan herkese aslında çok güzel bir örnek teşkil
ediyor. Diğer yandan şikayet etmek yerine şükretmeye devam ederek kendi
moralini her zaman yüksek tutmayı başarıyor ve inşallah Allah nezdinde de
imtihanı başarıyla verenlerdendir diye ümit ediyor ve ona en yakın zamanda
sağlık afiyet diliyorum. Tabi kendi adıma da dersler çıkarıyorum onun hikayesinden.
Çünkü malesef çok şükreden bir kul olamadığım gibi eften püften şeyler için sık
sık şikayet eden bir kul olmaktan dolayı utanıyorum.
İnşallah hepimiz
sıkıntı anında hakkıyla sabredenlerden ve sahip olduğumuz nimetlere hakkıyla
şükredenlerden oluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder